Yaşamak Var Ya
Yaşamak Var Ya, Kalben’in mMK ile yaşayan tüm kadınlar için bestelediği, kalplerde kalıcı olmaya aday bir şarkı.
Kalben’in toplumsal duyarlılığı, sevenleri tarafından zaten biliniyordu. Hasta derneklerinin sesini duyarak Bir Tıkla, Dinle, Umutlar Çiçek Açsın projesine katıldığında bu duyarlılık, tüm mMK hastası kadınlar için bestelediği Yaşamak Var Ya parçasına dönüştü. Yaşamak Var Ya bir destek sözü, bir dayanışma çağrısı, bir umut haykırışı olarak dinlenildikçe umutlar çiçek açmaya devam edecek.
Çünkü Kalben’in de dediği gibi:
Birbirimizi düşündüğümüz; kolladığımız; birbirimizin hayatlarına, deneyimlerine saygı duyduğumuz ve sevgi temelinde iletişim kurduğumuz günler için harika bir umut teknesi bu proje. İnsanın insanı anlamak için onunla aynı hikayeyi yazıyor olmasına gerek olmadığını gösteren bir sesleniş. Bu sebeplerin üstüne bir de annemi tanıdığımdan beri hissettiğim ve beni dünyanın tüm kadınlarıyla kardeş eden o eşsiz bağı yeniden keşfetmeme yardımcı olarak beni iyileştirdiğini şimdiden gözlemlemekteyim.
Hiç aralanmayacak sandığım ağır ve gri bir perdenin arkasında durduğumu; günlerimi, aylarımı, yıllarımı kendime inanmadan, güvenmeden geçirdiğim her saniye için üzgün ancak yeniden başlamak için cesaretli ve güçlü hissettiğimi; o perdeyi aniden açıp pencereden kafamı çıkarıp güneşe baktığımı ve hayatta olmakla ilgili hoşuma giden tüm ufak, ince ve gözden kaçmaya müsait detayları algıladığımı hayal ettim.
Kadınların bağımsızlığından, cesaretlerinden, kendilerini saklamadan ve acılarını yok saymadan dimdik yaşamalarından; asırlardır sistemli olarak hep öz güçlerini örtbas etmeye uğraşan kalıpların içine hapsedildikleri halde o toplumsal yahut geleneksel prangaları kırıp yollarını keşfetmelerinden ve devrimleri için, sevdikleri için yaşamayı da ölmeyi de göze almalarından ilham aldım.
En sevdiğim insanı genç yaşta bir hastalık sebebiyle yitirdim ve bu, beni tanımlayan, yarım yamalak bırakan bir yara, boşluk, karanlık oldu senelerce. Hastalığın onu dönüştürdüğü insanı gördüğümde o yeni insanı sevmeyi, korumayı, iyileştirmeyi başaracak kadar akıllı değildim. Çocuktum o zamanlar. Şimdi, sevdiğim herkesi anlamak, sevmek, korumak ve desteklemekten başka bir amacım kalmadı. Bizi hiçbir hastalığın ele geçirmesine izin vermememiz gerektiğini biliyorum çünkü. Ne bizi, ne bizi sevenleri… Hiçbir acının bizi tanımlamasına izin vermek istemiyorum artık. Neşemizde, umudumuzda, yaşamaktan aldığımız hazları keşfetmekte buluşabileceğimize inanıyorum ve en başta söylediklerime dönüyorum:
İnsan insanın yarasına kayıtsız kalamaz. Kalmamalı. Birbirimizi hoş tutmak, sevmek, güzel günlerin umudunu hatırlatmak kadar dostane ve sevecen ne olabilir?